Mabette aynca dünyanın fiziksel yapısı, atmosferi, ve bitkiler alemi ile ilgili de son derece önemli bilgiler içeren kitaplar bulunmaktaydı.

Tanrısal Düzeni Görmek
Az sonra Oıfe'nin Öğretisi'nde Diyonizos'u görmeyle ilgili anlatımlara yer vereceğiz. Ancak bu konuya girmeden önce bunun ne anlama geldiğini ortaya koymak istiyorum.
Tanrıyı görmek demek en genel anlamıyla "Tanrısal Düzeni Farketmek" demektir.
Tanrıyı görmekle ilgili bir anlatım Tevrat't da yer alır. Bir zamanlar Sina Dağı'nda yaşanan bu olaydan Kur'an-ı Kerim'de de bahsedilmiştir:
Musa'ya tayin ettiğimiz vakitte gelip Rabbi onunla konuşunca
Musa: "Rabbim! Bana Kendini göster, Sana bakayım" dedi.
Allah: "Sen Beni göremezsin ama dağa bak, eğer o yerinde kalırsa sen de Beni göreceksin" buyurdu. Rabi dağa tecelli edince onu yerle bir etti ve Musa da baygın düştü; ayılınca: "Yarabbi, münezzehsin. Sana tevbe ettim, ben inanların ilkiyim" dedi. (Araf Suresi: 7/143)
Orfe Öğretisi'nde Diyonizos'u, Musa'nın Öğretisi'nde ise Elohim'i görme isteği ezoterik bilgilere göre iki anlama sahiptir:
Birincisi: Görmek demek anlamak manasına gelir. Yani teorik olarak bu Evrensel İdare Mekanizması'na ait anlatılan unsurların ne anlama geldiğini tam olarak idrak etmek demektir.
İkincisi ise: Teorik olarak algılanan bu sırrın deneyimlenmesidir. Yani Örfe Öğretisi'nde Diyonizos ismiyle, Musa'nın Öğretisi'nde ise Elohim'le ifade edilen ruhsal idareci planla, doğrudan ruhsal irtibata girmek kastedilmektedir. Her ikisinde de bu irtibatın gerçekten de kurulmuş olduğunu bize sunulan anlatımlardan rahatlıkla anlayabiliyoruz.
Şimdi gelin Tampe Vadisi'nde yaşananların içine girip biz de o anları gözümüzde canlandıralım.
Diyonizos Bayramı
Gökyüzü ile kurulan ruhsal irtibatların gerçekleştirildiği özel günlere tüm inisiyatik çalışmalarda "Bayram Günü" denmiştir. Daha sonra bu sözcük dinsel literatürde de kullanılmıştır. Bu özel günler bizzat inisiyelerce tertip edilmekte ve bu günlerin birçoğuna, uzaktan izlemek kaydıyla halkın da katılmasına izin verilmekteydi. Böylelikle çekilen enerjiden herkesin yararlanması sağlanmaktaydı. Bu özel günlere katılan halk pasif bir şekilde sadece orada bulunmak suretiyle bu yüksek seviyeli süptil ruhsal enerjilerle adeta yıkanmakta ve bir anlamda şarj olmaktaydı. Bu enerjilerle muhatap olmak herkes üzerinde anndırıcı ve şuuru yükseltici etkilerde bulunmaktaydı.
Diyonizos Bayramları adı altında düzenlenen ve adeta bir şöleni anımsatan ayinsel ritüellerde de gerçekleştirilen buydu. Fakat Tampe Vadisi'nde düzenlenen ayine sadece özel yol mensupları dahil olabilmekteydi. Özel yol mensuplarının haricinde hiç bir kimsenin buraya gelmesine izin verilmezdi. Çünkü burada diğer bayramlarla karşılaştırılamayacak derecede çok yüksek seviyeli enerjilerin odaklanması söz konusuydu. Bu enerjilere aurası müsait olmayanların dayanabilmesi mümkün olmadığı için böyle bir kısıtlamaya gidilme zorunluluğu bulunmaktaydı.
Orfe'nin müridine: "Yeter ki, o güne kadar auran temiz, kalabilsin. Aksi takdirde orada muhatap olacağın enerji karşısında felç geçirebilir hatta yaşammı dahi yitirebilirsin." demesinin nedeni işte bundan dolayıydı.
Orfe'nin dediği gibi eğer mürit aurasını o güne kadar yeteri kadar temiz tutabildiyse, mabetteki bir rahibin eşliğinde ayinin gerçekleştirileceği vadiye getirilirdi.
Bundan sonrasını gelin yine hep birlikte izleyelim...
Tampe Vadisi'nde Yaşananlar
Mürit rahiple birlikte gecenin karanlığında ilerlerken, önünü zar zor görebilecek bir yolda ilerleyerek vadiye doğru yol almaktaydı... Her iki yanında yüksek sivri kayalıkların bulunduğu dar ve derin bir boğazdan geçip genişçe bir vadiye ulaştıklarında, uzaktaki bazı patikalardan tüm vadiye yayılan birkaç ışığın belirdiğini gördüler. Garip bir ışıktı bu. Gözleri kamaştırmayan sımsıcacık ışık dalgaları vadiye adeta akıp durmakta ve geçtikleri yeri aydınlatmaktaydı. Ağaçların arasında oraya buraya gidip gelen ışıklar bir süre sonra ortadan kaybolmuştu.
Sadece olup biteni sanki bir rüya alemindeymiş gibi seyretmekte olan müride bu konudaki açıklama yanındaki rahipten gelmişti:
- "Bunlar özel yol mensupları, demek ki yürüyüşe geçmişler. Her grubun meşaleli bir rehberi vardır. Biz de onları izleyeceğiz."
Mürit her grubun başındaki meşaleli rehberlerinin bu ışıklan saçtığnı anlamıştı ama bu yayılan ışığın bilinen bir meşaleden değil de, o grubun rehberinin aurasından yayıldığını daha sonra anlayacaktı. Nitekim gördüğü ışığın yapısı daha önce gördüğü meşale ışıklarına benzemediğinin farkındaydı. Ortada garip bir şeylerin döndüğünü ilk işte o zaman hissetmeye başlamıştı.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder