google.com, pub-7066923862761279, DIRECT, f08c47fec0942fa0 GİZEMLİ DERİNLİKLER - 1

osiris kültü, tufan, tanrı ra, antik mısır sırları, piramitlerin gizemi, atlantis, mısır kehanetleri...

GİZEMLİ DERİNLİKLER - 1

1 yorum :
Burada, İngiltere'nin bu bölgesinde antik dünyanın en ünlü anıtıyla geometrik bir bağlantı bulunması mümkün müydü?

Bir dairenin kesin geometrik özellikleri vardır. Çapının ya da yarıçapının uzunluğunu bildiğinizde çevresini ve alanını hesaplayabilirsiniz. Bu kural, Megalitik Metre olarak bilinen uzaklık tespit edildiğinde Marlborough Downs için de geçerliydi ve bu da araştırmamın en verimli noktasıydı.

New Jersey'deki William Paterson Kolej i'nde Antik Tarih profesörü olan Livio Stecchini, Peter Tompkins'in The Secret of the Great Pyramid (Büyük Piramidin Sırrı) adlı kitabının ek bölümünde, Mısırlılar'ın Dünya'nın ölçülerini bildiklerine ve kendi ölçü birimlerini ona göre ayarladıklarına dair güçlü kanıtlar sunmuştur. Yaptığı araştırmalara göre, Mısırlılar yaşadıkları bölgenin enlemine dayanarak uzunluk ölçüleri belirlemişlerdir.

Bu oldukça şaşırtıcı bir yaklaşımdır ama aslında metrik sistemden de pek farklı değildir. Temelde Fransızlar da Kutup'dan Ekvator'a uzanarak Paris'den geçen meridyenin uzunluğunun onmiiyonda birini metre olarak belirlemişlerdir. Stecchini'nin araştırmaları öncelikle antik Mısır'da, Babil'de ve klasik Yunan ve Roma dünyasında kullanıldığı bilinen ölçü birimlerine dayanmaktaydı. Profesör Stecchini'nın antik ve klasik çağlarda insanların gezegenimizin ölçülerini bildiklerine ve kendi ölçü birimlerini buna dayandırdıklarına dair teorisi beni meraklandırdı. Marlborough Downs'ın Dünya'nın ölçüleriyle bağlantılı olduğunu kanıtlayabilirsem, aynı zamanda başka kültürlerle de bağlantısının ortaya çıkacağına inandım. Çünkü bir dairenin oluşumu, elbette ki istatistiki şans olmaktan öte bilinçli bir yaratım olacaktır. Bu, daireyi yapan kişilerin belli bir matematik bilgisine sahip olduklarını kanıtlayacak, böylece yeryüzünde bu tür kalıplar yaratmak için gereken gözlem becerilerinin varolduğu olasılığı da artacaktı.

Stecchini'nin araştırmaları, birçok antik ölçü biriminin enlemler arasındaki uzaklığı temel aldığını ortaya koymuştu. Yıllar boyunca süren gözlemlerle gölge boyları ve güneşin hareketi incelenerek hesaplanabilirdi. Ancak unuttuğum ya da başlangıçta gözümden kaçan şey, Dünya'nın Ekvator bölgesinde yuvarlak ama Kutup bölgelerinde düz olduğuydu.

Bu noktayı atlayarak önce Dünya'nın ekvator çizgisinin uzunluğuyla Marlborough dairesinin çevresi arasında herhangi bir bağlantı olup olmadığına bakmak istedim. Ve atladığım noktanın sonucunda ilginç bir durum ortaya çıktı. Ekvator çizgisinin uzunluğu hakkında farklı görüşler bildiren çok sayıda uzman vardır ama bunlar birbirlerinden sadece birkaç yüz metre farklıdır. Örneğin The World Almanac bu uzunluğu 40,074.06 kilometre olarak verir ve diğer uzunlukların ortalaması olduğu söylenebilir. Ben de bu uzunluğu temel aldım.

Marlborough dairesinin hesaplanmış çevresi 60.243 km.dir ve Ekvator çizgisinin uzunluğunu bu rakama böldüğünüzde (40,074.06 / 60.243 = 665.21) yaklaşık 665 sayısı çıkmaktadır.

International Union of Geodesy and Geophysics (Uluslararası Jeodezi ve Jeofizik Birliği)'in yaptığı son uydu incelemelerine göre, Dünya'nın çapı (belki l metrelik küçük bir sapmayla) 6,378,136 metredir. Bunu ele alıp Marlborough dairesinin çapına böldüğümüzde ise (6,378,136 / 9588 = 665.22) yine yaklaşık 665 çıkmakta ve bu da bulgumuzu doğrulamaktadır.

İlk bakışta bu sayı bana pek ilginç gelmedi; ancak Book of Revelation (Vahiy Kitabı) adlı kitapta gizemli 666 rakamını gördüğümde fikrim değişti. Belki çok uzak bir tahmindi ama 666'nın kasıtlı bir oran olduğunu düşündüm. Ancak bunun dairenin boyutları üzerinde nasıl bir etkisi vardı?

Hızlı bir hesaplamayla 9,588'den 11 metre aşağı kayarak 9,576.78 metrelik uzunluğu bulduğumda durum biraz anlam kazanmaya başladı. Bu kendime tanıdığım on metrelik hata payına yakındı ve hâlâ dairenin içinde kalıyordu. Ama bu kasıtlı bir durum muydu, yoksa yine tesadüf müydü? Ayrıca, 666 sayısında bu kadar özel olan neydi?

666 Sayısı

Book of Revelation şöyle der:

İşte bilgelik. Bırak anlayanlar canavarın sayışım hesaplasınlar: İnsan için sayısı; onun sayısı altıyüz, üç yirmi ve altıdır. (13:18)

Birçok kimse "canavar"ı Hıristiyan karşıtı kişi olarak düşünür ve 666'nın da Şeytan'ın sayısı olduğunu kabul eder. Ama Book of Revelation daha birçok gizemli sayıyla doludur. Örneğin; New Jerusalem'in ölçülerinden şöyle bahseder: Ve o benimle konuşanın elinde şehri ölçmek için altın bir asa vardı ve oradaki kapıları, buradaki duvarları. Şehir dörtköşedir ve eni boyu kadardır; ve şehri asasıyla ölçtüğünde onikibin furlong olduğunu buldu. Eni ve boyu ve yüksekliği eşitti. (21:15-16)

Onikibin furlong boyutlarında bir şehrin inanılmaz derecede devasa bir yer olması gerekir, çünkü bu durumda göğe yükselen kısmı yaklaşık 2,400 km. olacaktır; bu da oldukça bilim-kurgusal bir yaklaşım olur. St. John, gezegenimizin olası teknolojik geleceğine bir bakış atmış olabilir ama bu sözlerin gerçek anlamdan çok mecazi olması daha muhtemeldir. İncil'de sık sık karşılaşılan sayı sembolizmi, Musevi inancında çok önemlidir. Gerçekten, benim de keşfettiğim gibi, 666 sayısından sadece Book of Revelation'da değil, Book of Kings (Kralların Kitabı)'de de bahsedilmektedir: Solomon'a (Kral Süleyman) her yıl gelen altın, altıyüz, üç yirmi ve altı talentdi.

Solomon adı İbranice barış anlamına gelen shaloın kelimesinden türemiştir ama Kral James versiyonunda simya terimleriyle sol (Güneş) ve omon (Ay) olarak karşılık bulmaktadır.

Orta Çağ'da ortaya çıktığı haliyle simyanın kökleri, antik Mısır'ın izoterik bilgilerinden kaynaklanmakta olan keşiş bilimidir. Mısırlılar için bu bilimin adı Kemet idi ve günümüzde bundan kimya (chemistry) ve simya (alchemy) sözcükleri türemiştir. Kabala'da görülen izoterik Musevi geleneğinde de bazı simya kavramlarının Mısır inançlarından kaynaklandığı belirtilmektedir.

Musevilik, Hıristiyanlık ve İslam dinlerinde, güçlü inanç taşıyan ve kendini adamış olan kişiler tarafından sır olarak tutulan bazı kavramlar olduğu bilinmektedir. Bu gizli sistemler, felsefik kavramları ifade etmek için genellikle sayılar kullanılır. Yine bu da antik Mısır'dan kaynaklanan bir fikirdir. A.T. Mann, bu sistemin nasıl işlediğini Sacred Architectııre (Kutsal Mimari) adlı kitabında şöyle açıklamaktadır: Sembolik matematik antik gizem okullarının temeliydi ve insanların inançlarını, yaşamlarını düzenleyen prensipleri belirlerdi. Her tanrının doğası ve sembolik gezegeni sayıyla temsil edilirken, geometri biliminde her harfin sayısal bir karşılığı vardı. Sistem ibrani ve Yunan alfabelerinde benimsenmişti...

Geometri kullanırken, tapınakların ve anıtların boyutlar, şiirlerin ölçüleri, müzikal yazımlar ve diğer konular tanrılarla ve güçleriyle ilgili olmalıydı. Herhangi bir kelimenin veya adın şifresini çözerek daha derin, sembolik niteliklerini anlamak mümkündür. Eflatuncular, Hermesçiler,Resicrucian'lar, Hıristiyan Gnostikleri, simyacılar, masonlar, tapınak şövalyeleri ve diğer birçokları bu gizli kutsal dili kullanmışlardır. Simyada, Ay ve Güneş sürekli bir uyum içinde olan dişi ve erkek elementler olarak ele alınır. Thomas Vaughan, 1650'lerde yazdığı yazılarda şöyleanlatmaktadır: Güneş ve Ay, biri aktif, diğeri pasif, bu Erkek, o Dişi olan iki Büyüsel Prensip'dir. Onlar hareket ettikçe. Yozlaşma ve Kuşak da hareket eder: Eşit olarak çözülür ve birleşirler. Simyada altın, saflaşmış ruhu simgeler ve geleneksel olarak Güneş'le bağlantılıdır. Güneş'in bir dönümü ise bir yıl demektir. Bu yüzden İncil'de 666 sayısıyla Güneş arasında bir bağlantı bulunduğuna dair Kings kitabından bir alıntı vardır. Ayrıca, 666 sayısından Ezra'da da bahsedilmektedir ve Babil'den Judah'a dönen insanları simgelemektedir:

Adonikam'ın çocukları altıyüz, altmış ve altı tanedir. (2:3)Adonikam kelimesinin anlamı şudur: "Tanrı'nın övgüsüne layık."
1 | 2 | 3 | 4

1 yorum :