Bazı piramitlerin iç kısımlarında inşa edilmiş olan belirli yeraltı galerilerinin duvarlarına, eski bilgeliği ve Tufan Öncesi Uygarlığın kültür kökenlerini. Tufan sırasında kaybolmadan korunabilmesi amacıyla işledikleri birçok tarihçi tarafından belirtilmiştir. Romalı tarihçi Ammianus Marcellinus 4. Yüzyıl'da şunları yazmıştır:
Atalarımızın belirttiğine göre bazı piramitlerin iç kısımlarında inşa edilmiş olan belirli yeraltı galerilerinin duvarlarına, kadim bilgeliğin Tufan sırasında kaybolmadan korunabilmesi amacıyla kayıtlar işlenmişti.
Arap kaynaklarında da benzer kayıtlara rastlanmaktadır. Arap Tarihçileri'nden Abdül Latif, Kahire'deki inşaatlarda kullanılmak üzere Büyük Piramit'in dışını kaplayan cilalı kireçtaşı levhalarının sökülmesiyle birlikte, bir daha bulunması mümkün olmayan binlerce hiyeroglifin de yok olup gittiğinden bahsetmiştir.
8. Yüzyıl'ın Astronom ve Astrologları'ndan Balky de "Büyük Piramitin dış yüzünde fiziğin her büyüleyici unsuru ile harikasının yazılı olduğunu" ileri sürmüştü.
Bir başka Arap Tarihçisi Masudi, Gize'deki iki Piramit'in altındaki tüneller ve yeraltı galerilerinden bahseder. Bunların giriş kapıları henüz bulunamamıştır. Eğer birgün bunlara ulaşılabilirse, buralarda saklanan Tufan Öncesi Uygarlıklar'a ait bazı gizli kalmış metinlerin de ortaya çıkartılması mümkün olabilecektir.
Bu yeraltı galeriler şebekesine giriş noktalarından en altından birinin, Büyük Piramit'in altındaki alt geçidin Vise ve Perring'in 1850 yılında yığdıkları döküntülerle kapanmış olan uç kısmında bulunduğu tahmin edilmektedir.
Masudi'nin kayıtlarında ilginç başka açıklamalarla daha karşılaşılmaktadır:
Büyük Tufan'dan önceki ilk Mısır Kralları'ndan biri olan Surid, en büyük iki piramidi inşa ettirmişti. Hikmetlerinin ve bilim ile sanata ilişkin bilgilerinin özetini içeren yazıtları, şifalı bitkilerin isimleri ile özelliklerini, matematik ve geometriye ilişkin her şeyi orada saklamalarını rahiplerine emretti. Kral, en sonunda da Piramit'in içine yıldızların konumları ile siklusların belirleyici unsurları, geçmiş tarihe ait kayıtlarla, geleceğe ilişkin kehanetler yerleştirdi.
Mesudi ayrıca, Mikerinos Piramidi'ne paslanmayan demir ve bükülebilen cam gibi, o dönemde ne olduğu anlaşılamayan garip objelerin de konulduğundan söz etmektedir. Masudi'nin yaşadığı 10. Yüzyıl'ın teknolojik imkânları gözönüne alındığında, paslanmaz çelik ve plastik benzeri maddelere olağanüstü sıfatını takmış olması son derece doğal karşılanmalıdır. Ancak doğal olmayan, bu maddelerden yapılmış objelerin o devirde Mısır'da bulunmasıdır. Ki bu da gelişmiş bir uygarlığın oradaki varlığının bir diğer kanıtıdır.
Masudi, "mekanik heykeller" ismini verdiği bir başka garip tanımlamada daha bulunur. Masudi, Gize Piramitleri'yle bağlantılı olan yeraltı galerilerinin, olağandışı yetenekleri olan bu "mekanik heykeller" tarafından korunduğunu ifade etmiştir. Kendilerine yaklaşanların niyetini anlayabilecek tarzda programlanmış olduğunu söylediği bu "mekanik heykeller" hâl ve tavırlarından ötürü içeriye kabul edilmeye layık olanlar dışında hiç kimseyi, yeraltı galerilerine sokmuyordu. Çünkü buna teşebbüs edenler ya felç geçiriyorlar ya da ölüyorlardı!...
Manyetik Koruma Kalkanı
Mekanik heykeller... Felç geçirmek ya da ölmek... Bunların ne anlama geldiğini ortaya çıkartabilmek için, Himalayalar'ın altında olduğu ileri sürülen Gizli Agarta Yeraltı Uygarlığı'nın giriş delhizieriyle ilgili anlatılanları hatırlamakta fayda olduğunu düşünüyorum...
Agarta ile ilgili ezoterik araştırmalarıyla tanınan araştırmacı yazar Andrew Tomas, Himalayalar'ın altındaki yeıaltı galerilerileriyle ilgili görüştüğü Tibetli bir rahiple olan konuşmasını şöyle anlatır:
A.T. - Dağiar'ın altındaki yeraltı galerilerini ziyaret etmiş olan herhangi bir kimse tanıdınız mı?
Rahip - Yüzyıllar boyunca lamalar, gurular ve hatta dışarıdan gelen bazı kişiler buralara girmişlerdir. Fakat birçok şeye tanık olmalarına rağmen, bunlardan pek az bahsetmişlerdir.
A.T. - Oralara nasıl girmişlerdir? Yolu nasıl bulmuş olabilirler?
Rahip - Bir rehber olmaksızın hiç kimse buralara giremez.
A.T. - Çok ender kullanılan bir taş kapıyı açmak çok zor olsa gerek?
Rahip - Tuhafınıza gidecek belki ama, hiç de öyle değildir. Yaşlı bir Lama'dan öğrendiğime göre kapılar sanki yağlanmış makaralar üzerinde hareket ediyormuşcasına kolayca yana doğru kayarmış. Ne var ki, girişin ötesindeki geçit, soğuk mavimsi
alevlerden oluşan bir perde tarafından kapatılmıştır. Buraya ulaşan kişilerin oradan geçmesi gerekmektedir. Uygun bir eğitimden geçmiş olanlar bunu başarır, yeterli olmayanlar ise ölürler... Ateş üzerinde yürüyen ve demir çubukları eriten sıcaklığın etkilemediği kimselerden haberiniz var sanırım.
A.T. - Evet, biliyorum. Bu anlattıklarınız çok ilginç. Çünkü, yıllar önce Gize'ye gitmiş olan bir arkadaşım gizli bir tarikatın üyesi olan bir Arap tarafından Sfenks'in altındaki bir yeraltı galerisine götürülmüş ve orada sizin anlattığınıza benzer türden bir alev engeli görmüştü. Böyle bir engelle yeraltı galerilerinin korunmuş olduğunu gösteren çok sayıda kaynak vardır.
Rahip - Gizemli harikalar sayısızdır ama onları anlayabilenler pek az sayıdadır. Ne ilginçtir ki, Musa Peygamber'in "Ahit Sandığı"nı da böyle bir manyetik enerji alanı korumaktaydı...
Bu konuya daha sonra döneceğiz... Gizlenen "Sırlar" bir gün açılacaktır...
Bir zamanlar Mısır'da yaşananlar eğer tüm açıklığıyla günümüze kadar gelebilmiş olsaydı, Dünya Tarihi şu anda olduğundan çok daha farklı yazılacak ve Dinler Tarihi de çok farklı bir anlayışla ele alınabilecekti. Ancak bu olamamıştır. Mısır'ın geçmişi ile ilgili bilgilerin büyük bir bölümü tarihin karanlıkları arasında kaybolup gitmiştir. Günümüze kadar gelebilenler ise ezotenk bilgiler ışığında değerlendirilemediği için ""Antik Mısır Sırları" gün ışınına çıkamamıştır.Fakat şunu çok net bir şekilde biliyoruz ki. Antik Mısır Sırlan'nın büyük bir bölümü bizzat Mısırlı Rahiplerce gizlenmiştir.
Kendilerinden sonra dünyada hakim olacak "Demir Çağı"nın yozlaştırıcı etkisinin başlayacağını kendileri gayet iyi biliyorlardı: "İnsanlık, gökyüzü ile irtibatını kesecek, yeryüzüne yüzünü dönecekti..."
Bir başka deyişle: "İnsanlığın aşağıya iniş sürecine girebilmesi için eskinin bilgelik meşalesinin sönmesi gerekiyordu..."
Ancak bir şekilde eskinin bilgeliği bir yerlerde saklanmak zorundaydı. Eski anıların bir gün yeniden ortaya çıkabilmesi için bir şeyler yapılması gerekiyordu. Sonunda buna şöyle bir formül bulundu:
Mısırlı rahipler gelecek kuşakların birgün gelip de çözebileceği şifreli masajlar tanzim ettiler. Başlan sona Antik Mısır Sırları'yla dolu olan Mısır'ın Ölüler Kitabı ve diğer Piramit metinleri -ki Mısır Milolojisi'ııin temelini bunlar oluşturur- bunlardan en önemlileriydi. Gün gelip de bunları çözdüğümüzde yaşayacağımız tedirginlikleri ve korkuları da gayet iyi biliyorlardı. Ve bu nedenle başlangıçtaki şiddetli sarsıntılar sonrasında gelecek kaçınılmaz mutlu sondan emin olmamızı
istediler.
Şifreli metinlerinde bu temayı işleyerek, kendilerinden sonra gelecek kuşaklar için güzel günler vadettiler. Bunu yaparken, vadedilen günlere ulaşmanın hiç de kolay olmayacağını vurgulamaktan da kaçınmadılar.
Şifreli sembolik bilgiler içeren metinler bu şekilde günümüze kadar gelebildi. Biz şu anda bu metinleri mitolojik hikâyeler olarak okuyoruz. Zaten zamanı gelmeden anlaşılmaması için onlar da, bu metinleri bu şekilde yazmışlardı. Ancak artık bu metinlerin içindeki gizli bilgilerin, hiç değilse bir kısmını ortaya koymanın zamanı gelmiş gibi görünüyor.
2000'li yılların ilk çeyreği
Ezoterik, metapsişik, mitolojik ve dinsel öğretilerin hemen hemen tamamının üzerinde birleştikleri kısmen açık, ancak çoğunlukla gizli bilgilere göre: 2000'li yılların ilk çeyreği insanlığın ruhsal gelişimi bakımından hayli önemli değişimlerin yaşanacağı bir dönem olacaktır.
İşte bizi bir zamanlar gizlenmiş bu bilgilerin hiç değilse bir kısmını çözmeye iten düşünce buna dayanmaktadır. Bize göre bunun zamanı artık gelmiştir. Bunun görünen ve görünmeyen pekçok kıyas unsurları ve alametleri bulunmaktadır. Bu duygu ve düşünceyle şu ana kadar çözebildiğimiz Mısır Mitolojisi'ne ait şifreli-sembolik metinlerin bir kısmını az sonra ele almaya başlayacağız.
Evet... Bu metinlere az sonra değineceğiz. Ancak bundan önce, bir zamanlar bu metinlerin korunduğu Mısır yapılarıyla ilgili birkaç önemli noktaya değinmek istiyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder