
Atlantis'ten yapılan göçler, bölgenin "Aşağı Mısır" olarak tabir edilen kesimine gerçekleştirildi. İlk büyük yerleşim birimi ve ilk büyük mabet Nil Deltası'ndaki Sais'te kuruldu. Daha önce Osiris Öğretisi'nin Atlantis'te nasıl bir gelişim gösterdiğini görmüştük. Atlantis'ten Mısır'a gerçekleştirilen göçlerle, sözünü etmiş olduğumuz Osiris Öğretisi de Mısır'a taşındı.
Osiris Öğretisi'nin Mısır'a getirilişi, Atlantisli bir bilge olan Thot tarafından M.Ö. 14 bin yıllarında gerçekleştirilmiştir Yani Atlantis'in batışından yaklaşık 4.000 yıl önce...
Thot zamanından Menes zamanına kadar yani MÖ. 14.000'den M.Ö. 5000'e kadar geçen tam 9000 yıl boyunca hu öğretinin gizli mabetlerde korunması Horus unvanı ile anılan rahiplerce sağlandı.
Bu konuda en açık yazılı kaynaklardan biri Herodot'a aittir. Herodot şöyle der:
"Horus, Kral Menes tahta geçmeden evvel Mısır'ın Hiyararşik yöneticisiydi."
Benzer bir başka anlatım da Mısırlı rahip ve tarihçi Manetho taralından kaleme alınmıştır:
"Mısır'daki bilgeler yönetimi 10.000 yıl devam eder. Bilgeler, Hiyeratik hükümdardırlar."
Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ise Horusla ilgili şöyle bir tanımlama yer alır:
"Horus, ilâhi babasının özünden geldi. Mısır'ın Yöneticisi oldu."
Gelenler kültürleriyle birlikte gelmişler ve bir anda Mısır'da büyük bir inisiyatik merkez kurmuşlardı. Ancak mabetlerin derinliklerinde saklanan bu "inisiyatik sırlar" dışarıya hiç bir zaman tam olarak açıklanmadı. Halka "Osiris Yolu" adı altında son derece kapalı bir şekilde mitolojik hikâyeler tarzında, bilgiler üstü örtülü bir şekilde verilmekteydi. Buna karşın özel eğitime tabi tutulan son derece kısıtlı sayıdaki kişiye ise, Horus'un Rahipler'i ellerindeki sırları açıklamaktaydılar.
Bundan dolayı Mısır'da "Osiris'in Yolu" ve "Horus'un Yolu" olarak bilinen, biri egzoterik diğeri ise ezoterik içerikli iki ayrı öğreti ortaya çıkmıştı. Daha sonraları Horus Rahipleri de Osiris Rahipleri olarak anılmaya başlandı. Ancak sırların gizli tutulması konusunda hiç bir şey değişmedi. Ve sırlar asla dışarıya sızdırılmadı.
Günümüze kadar gelebilen taş tabletlerdeki ve diğer yazılı kaynaklardaki anlatılanlar, bu aktardıklarımızı birebir doğrulamaktadır. Dahası bu anlatılanlar, günümüzden birkaç bin yıl önce Mısır'a giden gezgincilerin ve tarihçilerin Mısırlı rahiplerden aldıkları bilgilerle de örtüşmektedir.
İşte birkaç örnek:
Girit'te Schliemann tarafından bulunan bir tablet:
''Mısırlılar, Misar'ın soyundan gelmektedir. Misar Tarih Tanrısı Thot'un çocuğuydu. Thot ise Atlantisli bir rahibin göçmen oğluydu, ilk mabedini Sais'te kurdu ve orada ana vatının bilgeliğini öğretmeye başladı."
İkinci Hanedan, Firavun Sent Dönemi'ne ait bir başka papirüs:
"Firavun Sent, Atlantis'in izlerini araştırmak için, Batı'ya bir araştırma ekibini gönderdi. Mısırlılar 3350 yıl evvel beraberlerinde Anavatanları'nın tüm bilgeliği olduğu halde oradan gelmişlerdi."
Gerçekten de birçok eski kayıtta rahatlıkla görülebileceği gibi. Mısırlılar kendi kökenleri ile ilgili yaptıkları açıklamalarda, ısrarla atalarının çok eski zamanlarda Nil kıyılarına yerleş-miş yabancılar olduklarını ileri sürmekteydiler. Bir toplumun kendi ataları için kullandığı "yabancı" tanımlaması son derece düşündürücüdiir. Bu tanımlama tüm açıklığıyla, atalarının bu topraklara sonradan gelmiş kiler oldukları anlamına gelir.
Buna benzer bir başka yazılı kayıt da Herodot'a aittir:
"Mısırlılar, Batı ülkelerindeki atalarının, yeryüzündeki en eski insanlar olduklarını söyleyerek övündüler."
Mısır'la yakın irtibat içinde olan ve bir kısmı Mısırlı rahiplerce eğitilen bazı Yunan Filozofları da, bu konuda benzer açıklamalarda bulunmuşlardır. Ayrıntıya girmeden sadece iki örnekle yetinmek istiyorum.
Plutark "Solon'un Hayatı" isimli eserinde şunları söyler:
"Solon Mısır'a gittiğinde Sais, Psenofis ve Heliopolis rahiplerinden olan Suçis kendisine 9000 yıldır Mısırlılarla Batı ülkelerinin arasındaki ilişkilerin kesik olduğunu anlattı. Çünkü Atlantis'in depremler, ötedeki bir ülkenin de tufanlar sonucu yıkılması sonrasında çamular, denizi geçit vermez bir hâle sokmuştu."
Orfe ise tek bir cümleyle Mısır'ın kökenini özetleyivermiştir:
"Mısır, Poseidon'un kızıdır."
Aşağı ve Yukarı Mısır Birleşiyor...
Evet, Mısır'ın geçmişi dendiği zaman, böylelikle karşımıza iki farklı kültürün çıkmış olduğunu görüyoruz. Belli bir süre sonra bu iki temel kültür Mısır topraklarında birbirleriyle kaynaşıp, Mısır'a özgü tek bir kültürü ortaya çıkartmışlardır. Kaldı ki zaten Mısır'a gelen bu iki kültür de birbirlerinden kopuk değil, aksine birbirleriyle örtüşen özellikler sergilemekteydi. Bu nedenle iki kültürün Mısır topraklarında kaynaşması hiç de zor olmamıştır.
10.000 yılı aşkın bir süre inisiye rahiplerce son derece adil bir şekilde yönetilen Mısır, daha sonraları Firavunlar tarafından yönetilmeye başlandı. Aradan geçen yüzyıllar eskinin bilgeliğinden çok şey alıp götürmüştü. Bu süre içinde inisiye rahipler tam anlamıyla mabetlerine çekildiler.
Firavunlar döneminin başlangıcında, firavunların uzun yıllar süren inisiyatik bir eğitime tutulmaları söz konusuydu. Ancak zamanla bu da bozuldu ve üstün körü ve son derece kısıtlı bir eğitimle yetinmeye başladılar. Bunun sonucu olarak firavunlar inisiyatik gelenekten gittikçe uzaklaştılar. İlgilendikleri alan daha çok majik çalışmalarla kısıtlı kaldı.
Kur'an-ı Kerim'de de sözü edilen Musa Peygamber'in firavunlarla olan çatışması işte bu dönemleri anlatır.
Kimi kaynaklar ise, Osiris'in Aatlantisten Mu kıtasına gittiğini, burada Naacal rahipleri tarafından 3. gözünün açıldığını söylerler. Osiris daha sonra Atlantise dönüp bu inanışı yaymıştır..
YanıtlaSilsavaş ve yayılma politikası
SilBenim anlamadığım-sanırım bir şeyleri kaçırdım:)- Atlantisli bilge Thot ne diye Atlantis batışından yani tufandan 4000 yıl önce Mısır'a geliyor ki???Atlantisliler tufandan kaçtıkları için Mısır'a gelmemişler miydi???O hlade Thot'un derdi ne de tek başına Mısır'a gelmiş:)))
YanıtlaSil"Osiris Öğretisi'nin Mısır'a getirilişi, Atlantisli bir bilge olan Thot tarafından M.Ö. 14 bin yıllarında gerçekleştirilmiştir Yani Atlantis'in batışından yaklaşık 4.000 yıl önce..." yok vallahi defalarca okudum bence bu bilgide bir yanlışlık var.Eğer Thot Atlantis'in batışından 4000 yıl önce Mısır'a gelmiş ve Osiris öğretisini getirmişse Atlantis'in yıkılışından çok daha kısa bir süre önce Mısır'a gelen Mu ve Atlantisliler Mısır'da 4000 yıllık kendi uygarlıklarının Mısır versyonu ile mi karşılaştılar???Yok eğer Atlantis ve Mu kıtasındakiler tufandan 4000 yıl önce hep birlikte Mısır'a göç ettilerse bu da saçma olmuyor mu,yani bu kadar acele:)))Madem tufan olacağını önceden biliyorlardı daha 4000 yıl zamanı olduğunu da anlayamamışlar mı da vatanlarını 40 gün önce der gibi 4000 yıl önce terk etmişler dertleri ne imiş ki:)))
YanıtlaSilSonra kafama takılan bir soru da şu:Atlantis ve Mu kıtasındakilerin Hindistan Burma ve Mısır gibi yerlere dağılması ırk özellikleri açısından da doğrulanıyor gibi.Çünkü daha önce okumuş olduğum spiritüel bir kaynak Mu ve Atlantis'te yaşayan ilk insanların sanıldığının aksine siyah yani zenci bir ırk olduğu yönündeydi.Mısır, Hindistan,Mayalar ve diğer Afrika halkları da çok esmerler yani zenciliğe hayli yakın bir ten renkleri var.Fakat burada bu bilgi ile uyuşmayan tek şey dil sorunu.Hindistan dili Hint-Avrupa kökenliyken Mısır'ın dili olan Arapça Hami-Sami dil ailesinden.Burada bir ikilem var.Dillerin kökeni ne kadar eskiye dayanırsa dayansın yine de dil ailelerini belirleyecek kadar kökenlerin izleri sürülebilmektedir.
YanıtlaSilYine okuduğum bir kaynakta,Lemuryalıların dilinin bugünkü Hawai yerlilerinin konuştuğu yerli dil ile Japonca karışımına benzeyen bir dil olduğu yazıyordu.-Elbette ses yönünden-
Eğer şimdiki Mısırlıların kökeni Lemurya ve Atlantislilerse şu anki Orta Doğudaki tüm Arapların kökeni de aynı mı acaba???Şimdiki Mısırlılar tamamen Orta Doğu kökenli Arapların özelliklerini taşıyorlar çünkü.Şahsen ben her zaman için eski Mısır uygarlığı ile şimdiki Müslüman Mısırlılar arasında nedense zerre kadar bir bağlantı göremem.Bir uygarlığın dini değişebilir ama din, bir milleti bu kadar mı değiştirir ve yabancılaştırır kökenlerine???Mesela Orta Asya'dan Anadolu'ya gelip Müslüman olmuş Türkler de bile hala ve hala çekik gözlü gen taşıyanları bulmak dil ailesinin Ural-Altay dil ilesi olduğunu tesbit etmek hiç de güç değildir.Sanki eski Mısır uygarlığı tüm insanlarıyla birlikte gizemli bir biçimde yok olmuşlar da Orta Doğu kökenli şimdiki Arap Mısırlılar bu ülkeye kamyonlarla taşınıp yerleştirilmişlercesine yabancı buluyorum ben eski Mısırlılarla şimdiki Mursici Arap Mısırlıları:))))))Bir yorum yazarsanız sorularıma çok sevinirim.
YanıtlaSilKıptîler (Hristiyan Mısırlılar) antik medeniyetin torunları olduğunu iddia ediyorlar, bildiğim kadarıyla.
SilBu sayfayla ilgili son sorum söz:)Tam olarak anlayamadığım bir konu da Atlatis ve Mu'lular Mısır'a geldiklerinde Mısır'da kendilerinden başka hiçbir halk yok muymuş acaba?Mısır'ın o ana kadar bir uygarlık oluşturmuş farklı bir yerli halkı ya da halklarından hiç bahsedilmemiş de yazıda.Eğer hiç kimse yok idiyse bu yeni kıtaya getirilen sırların bu denli gizlenmesinin sebebi neydi.Sırları kimden gizlediler bu kadar?Zaten tüm Atlantis ve Lemuryalalılar biliyorlarmış o zaman o sırları.Eğer Mısır'a geldiklerinde yerli halklarla karşılaşmış iseler daha sonradan firavunlar döneminde köle olanlar bu yerli halklar mıydı acaba???Sonra tüm eski kültürlerin mitolojilerinde geçen pek çok araştırmacı ve yorumcu tarafından da ufolarıyla dünyaya inen uzaylılar olarak tanımlanan Tanrı ve Tanrıçalar da aslında uygarlık bakımından çok gelişkin Atlantis ve Lemuryalılarken bunları Tanrı ve Tanrıçalar olarak görenler de ilkel ve yerli kabileler miydi???
YanıtlaSilAgartha ve Şambala bu hikayenin neresinde kalıyor? Yani, günümüzde meydana gelen Ufo olayları (Türkiye'den örnek vermek gerekirse, Uşaklı köylülerimizin, gördükleri Ufo aracından inen uzaylıyı-gri ırktanmış bu arada- taşlaması gibi) Agartha veya Şambala gibi, yer altında yaşadıkları sanılan üstün ırktan gelen varlıklar tarafından gerçekleşiyor olabilir mi? İnsanoğlunun geçmiş medeniyetlerden günümüze, her daim, üst düzey varlıklar tarafından izlendiği, yönlendirildiği düşünüldüğünde, bizim kuşağı yönlendirenler Agarthalılar olabilir mi? 2012 ile birlikte kova burcuna geçtiğimiz düşünüldüğünde, inisiye olma durumuna da geçmiş oluyoruz ve fakat yıl 2014 oldu, ben hala insanlarda o ruh halini göremiyorum. Demem o ki, inisiye olma durumu, tıpkı Mısır'da olduğu gibi, seçilmiş ve sınırlı sayıda insanlara has bi özellik mi olacak?
YanıtlaSil