Kişinin buradan sonra nereye gideceği bu yargılamya bağlıdır. İnisiye rahipler, bu bölgeyi deneyimlemek için, ölmeyi beklemek yerine "Terazi Ritüeli" ve "Maati Salonu Ritüeli"ni uygulayarak buraya gelirler. Bu tam anlamıyla astral bir deneyimdir. Bu astral deneyim sayesinde inisiyeler ölümden sonra nelerle karşılaşacaklarını, henüz daha ölmeden dünyada yaşarken öğrenebilmekteydiler. Mısırlılar, "Evrensel Sebep-Sonuç Yasası" olan "Karma"yı "Tanrıça Maai'la sembolleştirmişlerdir. Tanrıça Maat'ın başındaki "doğruluğu", "adaleti", "erdemi", "bilgeliğl" ve "kanunu" simgeleyen tüyle gösterilmesinin sebebi budur. Az sonra göreceğimiz kalbin tüyle tartılması da yine bu sembolik tanımlamanın bir devamıdır.
Şimdi Maati Salonu ile ilgili Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda geçen bölümleri özetle ele alalım:



"Tanrı'nın ismini bilmek" ve "Tanrının yüzüne bakabilmek" "Tanrı'nın ismini bilmek": Mısır tenninolojisine göre söyleyecek olursak Tanrılar Bilgisine sahip olmak demektir. Yani Evrensel İdare Mekanizması'nın işleyişi ile ilgili bilgi sahibi olmak anlamına gelir.
"Tann'nın yüzüne bakabilmek": O Tanrı ile semboleştirilen ruhsal planla irtibata girmek ve onun tesiriyle aydınlanmak demektir Yani teorik olarak önceden kendisine öğretilen bir bilginin pratiğe geçirilişi söz konusudur. Metinde geçen bir diğer önemli sembol de kanla beslendiği söylenilen Tanrılardır..
"Kanla beslenen kırkiki Tanrı": Burada kan, astral planda bulunan varlığın astral yapısıyla ilgili tesir alanıdır. Yani geçmiş yaşamı sırasında, astral bedeninde biriktirdiği enerjiyi ifade eder. Astral arınmasını gerçekleştirememiş hatta tam tersine daha da kabalaştırarak Maati'ye gelen varlık daha yukarılara yükselebilmek için. dünyada yapamadığı bu arınmayı şimdi yapmak zorundadır. Burada da yapamadığı sürece varlığın Maati'den Tuat'ın üst safhalarına çıkışı hiç bir zaman müm-kün olamayacaktır.
Bu noktada varlığı tekrar dünyaya döndümıekten başka çare yoktur. Bu tekrar doğuşlar bazen öyle bir noktaya gelebilir ki, varlığın astral tortulan adeta bir zırh gibi kabuklaşabilir ve bu süreç tam bir kısır döngüye dönüşebilir. İşte bu andan itibaren yapılabilecek sadece tek bir şey kalmaktadır.
İşte bu noktada Spatyom'un rehber - vazifeli varlıkları devreye girererler. Bedenini terk ederek astral bedeniyle bu mekana intikâl etmiş olan varlığın astral tortusu spatyomun: bu konuyla ilgili vazifeli varlıklannca yok edilir. Buna daha önce de değinmiş olduğumu gibi "Astral Yakma" adı verilir. Bu kısır döngüye düşmüş olan varlığa uzatılan bir yardım elidir. Ancak bu yardımın hem olumlu, hem de olumsuz yönleri vardır. Çünkü bu astral tortuların vazifeli varlıklarca ruhsal bir yönelişle yakarışı sırasında, varlığın geçmiş yaşamlanyla ilgili birçok anısı da silinmektedir. Bu da birçok yaşamın heba olması anlamına gelmektedir. Gerçi varlık astral tortularından kurtulmuştur ama geçmişine yönelik birçok anı ve deneyimi de ortadan kalkmış olmaktadır.
Kanla beslenen kırkiki Tanrı işte bu meseleyi anlatır.
Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda bu konuyla ilgili bir de çizim yer alır. Arka sayfada görmüş olduğunuz kesik kafalı insanlar astral tortuları yakılmış varlıkları sembolize etmektedir. Ve dikkat ederseniz, Tuat'ın en alt kısmında bulunmaktadırlar. Önlerindeki yılan sembolleri bu insanların aydınlığa doğru ilerlediğini göstermektedir. Çünkü astral tortularından artık kurtulmuşlardır. Kesik kafaları ise, artık eskiye ait bilgilerinin silinmiş olduğunu simgelemektedir.
Gelelim az önce aktarmış olduğumuz metnin sonundaki anlatımlara...
Az önce aktardığımız metinin sonu, varlığın geçmiş yaşamının değerlendirilişi ile ilgili satırlardan oluşur. "Falan, falan şeyi yaptım", "falan falan şeyi yapmadım" gibi ibareler, varlığın Maati Salonu'ndaki rehber vazifeli varlıkların karşısında geçmiş yaşamı ile ilgili değerlendirmelerini anlatmaktadır. Çünkü Maati Salonu varlığın geçmiş yaşamında yaptığı işlerin bir değerlendirilme yeriydi. Bu değerlendirmeden sonra varlık yoluna devam etmekteydi.

Hiç yorum yok :
Yorum Gönder