google.com, pub-7066923862761279, DIRECT, f08c47fec0942fa0 FİSAGOR DÖNEMİ - 6

osiris kültü, tufan, tanrı ra, antik mısır sırları, piramitlerin gizemi, atlantis, mısır kehanetleri...

FİSAGOR DÖNEMİ - 6

Hiç yorum yok :
Yine bir gün bu kulüpte toplanan Silon ve yandaşları Fi­sagor Okulu'na artık bir son vermenin zamanın geldiği kara­rını aldılar. Kulüpte yapılan ateşli konuşmalarla iyice tahrik olan kalabalık bir grup, Fisagor Okulu'nun en önde gelen kırk asli üyesinin bir evde yaptıkları toplantıyı ellerinde meşaleler ve kılıçlarla bastılar.

Buradan kurtulmak mümkün değildi!...

Aralarında Fisagor'un da bulunduğu kırk kişiden sadece iki kişi buradan canlı çıkmayı başarabilmişti. Aralarında Fisagor'un da bulunduğu 38 kişiden bir kısmı yanarak bir kısmı ise kılıç ve sopa darbeleriyle katledilmişti.

Bu katliamdan sonra Okul dağılmış ve çeşitli şehirlerde bulunan Fisagorcular teker teker avlanmışlardı. Uzun çabalar­la oluşturulan Fisagor Okulu ve bu okula bağlı diğer okullar ve mabetler darmadağın edilmişti.

Ciddi boyutlara ulaşan katliama rağmen hayatta kalmayı başarabilen Fisagorcular, İtalya'dan Yunanistan'a kadar uza­nan topraklarda üstatlarının öğretisini uzun yıllar yaymayı sürdürebilmişlerdir.

Başından beri birbirlerini tek bir ailenin üyeleri gibi gö­ren Fisagor Öğretisi'ne bağlı olan inisiyelcr, tam 250 yıl bo­yunca varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Üstadın fikirlerine ve bilgilerine gelince... Onlar bugün dahi yaşamaktadır...

Fisagoryen Etki

Fisagor'un Öğretisi Antik Çağ'da başta Eflatun olmak üzere Sokrat, Öklid, Aristo gibi pekçok bilgin ve filozofu et­kilemiştir. Dünya üzerinde önemli etkilerde bulunan birçok felsefi ekol de, yine Eflatun'un Öğretileri'nden etkilenmiştir. Örne­ğin M.Ö. l.Yüzyıl'da Piblius Nigidius tarafından Fisagor'un Öğretisi'ni eses alan Neo Fisagorculuk ismiyle bilinen bir fel­sefe ekolü kurulmuştur. Bu ekolü izleyenlerden en ünlü filo­zof Tyanalı Apollonius'tur.

Bu felsefi ekol daha sonraları M.S. 3. Yüzyıl'da ortaya çı­kan ve Batıni İslâm Felsefesi üzerinde de derin etkiler bırak­mış olan Neo Eflatunculuk tarafından özümsenerek yeni bir felsefi ekolün ortaya çıkmasma neden olmuştur.

Fisagoryen Öğreti sadece felsefi ekollere değil aynı zamanda pozitif bilimler üzerinde de önemli etkilerde bulun­muştur. Fisagor, aynı zamanda birçok bilim dalının gelişimine, özellikle de matematik ve astronomiye katkısı olmuş bir bilim adamı olarak da kabul görmüştür. Bugün de okullarımızda kendisine ait bulgulara yer verilmektedir. Bunlar arasında en fazla bilineni ve hepimizin okullarda okuduklarımızdan hatır­layacağımız Matematik'teki "Fisagor Bağıntısı" ismiyle tanımlanan "dik üçgenin dik kenarlarının karelerinin toplamı­nın hipotenüsün karesine eşit olduğu" bilgisidir.

Fisagor Dünya'nın bir küre olduğunu ve ikili bir hareket içinde bulunduğunu yalnızca inisiyelerine açıklamıştı. Unut­mamak gerekir ki, bu bilgi o dönem için bilimsel ve dinsel anlayışla hiç örtüşmeyen ve aykırı bir bilgiydi. Bunu yüzyıl­larca sonra söyleyen bilimadamlannın başına neler geldiğini hepimiz biliyoruz!...

Fisagor'un müzik alanındaki gelişmelere de önemli kat­kıları olmuştur. Müziğin matematiksel oranlara indirgenebile­ceğini ortaya koymuş ve diadonik skalayı keşfiyle bu alanda önemli bir adımın atılmasına yol açmıştır.

Fisagor'a göre müzikteki matematiksel oranlar, evrenin yapısal düzeninde de geçerliydi. Ortaya attığı ''Küreler'in Ar­monisi" ismiyle anılan teorisine göre, kozmik cisimler yani gezegenler ve yıldızlar, arasında birtakım öyle armonik ilişkiler vardır ki, hareket halindeki bu cisimlerin armonik ilişkile­ri şu anda bizim duyamadığımız ama gerçekte varolan bir mü­zik oluşturmaktadırlar.

Fizik bedende ve astral bedende ortaya çıkan düzensiz­liklerin tedavisinde müziği de bir tedavi aracı olarak kullanan Fisagor, bitkilerle tedavi alanında da önemli çalışmalar ger­çekleştirmiştir.

Fisagor Öğretisi'nin temel görüşlerini maddeler ha­linde sıralayacak olursak, bunları şöyle özetleyebiliriz:

• Ruh ölümsüzdür.

• İnsan ruhu, İlâhi Ruh'un bir cüzzü, bir kıvılcımıdır.

• Ruhlar arasındaki farklılık, yaşamların çoğulluluğuyla açıklanabilir. Tekrardoğuş bu nedenle kaçınılmaz bir kader­dir.

• Ruh ve madde birbirleriyle etkileşim içinde birlikte tekamül etmektedir.

• İnsanlık basamağı tekamülün bir aşamasıdır. Ama so­nu değildir. İnsanlık aşamasından sonra geçilecek olan safha İlâhlık aşamasıdır.

• İlâhlar Alemi'ni anlamanın yolu insanın kendi sırları­na ulaşmasıyla mümkündür. Bu, Fisagor'un Ogretisi'nde "kendini bilmek" olarak nitelendirilmiştir.

• İnsanlık aşamasından ilâhilik aşamasına geçişi inisiyasyon sağlar. Bu aşamada tekrardoğuş zorunluluğu ortadan kalkar. Bu aşamaya ulaşabilenler için artık dünyaya tekrar doğma zorunluluğu ortadan kalkar. Ancak bu düzeye erişebil­miş varlıklar dünyaya özel görevlerle yeniden gönderilebilir­ler. Bu tür varlıklar bedenli oldukları halde Tanrısal nuru bün­yelerinde barındırabilirler ve dünyaya bu ışıklarını saçarlar.

• Evren tümüyle canlıdır.

• Tüm evren matematiksel olarak düzenlenmiş bir bü­tündür. Sayılar üzerine kurulu bir düzene sahiptir. Bu sayısal düzenle ilgili bilgiler sayısal sembolizmde gizlenmiştir. Bu sembolizimin şifresi inisiyasyonla çözülebilir.

• Tekamül hayatın yasasıdır. Sayı evrenin yasasıdır. Bir­lik ve Teklik ise Tanrı'nın yasasıdır.

• Alemleri şekillendiren ve kozmik cisimleri muazzam kütleler halinde yoğunlaştıranlar ruhlardır.
• Alemler İlâhi Ruhlar tarafından yönetilir sevk ve ida­re edilir

• Dünya altı tufan geçirmiştir Bu tufanların kaotik gi­bi görünen periyodik bir devreselliği vardır. Her bir tufanla bir devre (sikius) kapanmış ve yeni bir devre açılmıştır.

• Her bir tufanın adem ve havvaları vardır Bir zaman­lar yeryüzünde de yaşamış olan üstün düzeyli varlıklar, zama­nı geldiğinde evrensel yasalar uyarınca yeni canlı türlerinin ortaya çıkmasnı sağlarlar

• Uyku, rüya ve vecd Öte Alem'in açık olan üç kapısı­dır Ruh ilmi ve kehanet sanatı bu kapılardan gelir.

1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder