Yine bir gün bu kulüpte toplanan Silon ve yandaşları Fisagor Okulu'na artık bir son vermenin zamanın geldiği kararını aldılar. Kulüpte yapılan ateşli konuşmalarla iyice tahrik olan kalabalık bir grup, Fisagor Okulu'nun en önde gelen kırk asli üyesinin bir evde yaptıkları toplantıyı ellerinde meşaleler ve kılıçlarla bastılar.
Buradan kurtulmak mümkün değildi!...
Aralarında Fisagor'un da bulunduğu kırk kişiden sadece iki kişi buradan canlı çıkmayı başarabilmişti. Aralarında Fisagor'un da bulunduğu 38 kişiden bir kısmı yanarak bir kısmı ise kılıç ve sopa darbeleriyle katledilmişti.
Bu katliamdan sonra Okul dağılmış ve çeşitli şehirlerde bulunan Fisagorcular teker teker avlanmışlardı. Uzun çabalarla oluşturulan Fisagor Okulu ve bu okula bağlı diğer okullar ve mabetler darmadağın edilmişti.
Ciddi boyutlara ulaşan katliama rağmen hayatta kalmayı başarabilen Fisagorcular, İtalya'dan Yunanistan'a kadar uzanan topraklarda üstatlarının öğretisini uzun yıllar yaymayı sürdürebilmişlerdir.
Başından beri birbirlerini tek bir ailenin üyeleri gibi gören Fisagor Öğretisi'ne bağlı olan inisiyelcr, tam 250 yıl boyunca varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Üstadın fikirlerine ve bilgilerine gelince... Onlar bugün dahi yaşamaktadır...
Fisagoryen Etki
Fisagor'un Öğretisi Antik Çağ'da başta Eflatun olmak üzere Sokrat, Öklid, Aristo gibi pekçok bilgin ve filozofu etkilemiştir. Dünya üzerinde önemli etkilerde bulunan birçok felsefi ekol de, yine Eflatun'un Öğretileri'nden etkilenmiştir. Örneğin M.Ö. l.Yüzyıl'da Piblius Nigidius tarafından Fisagor'un Öğretisi'ni eses alan Neo Fisagorculuk ismiyle bilinen bir felsefe ekolü kurulmuştur. Bu ekolü izleyenlerden en ünlü filozof Tyanalı Apollonius'tur.
Bu felsefi ekol daha sonraları M.S. 3. Yüzyıl'da ortaya çıkan ve Batıni İslâm Felsefesi üzerinde de derin etkiler bırakmış olan Neo Eflatunculuk tarafından özümsenerek yeni bir felsefi ekolün ortaya çıkmasma neden olmuştur.
Fisagoryen Öğreti sadece felsefi ekollere değil aynı zamanda pozitif bilimler üzerinde de önemli etkilerde bulunmuştur. Fisagor, aynı zamanda birçok bilim dalının gelişimine, özellikle de matematik ve astronomiye katkısı olmuş bir bilim adamı olarak da kabul görmüştür. Bugün de okullarımızda kendisine ait bulgulara yer verilmektedir. Bunlar arasında en fazla bilineni ve hepimizin okullarda okuduklarımızdan hatırlayacağımız Matematik'teki "Fisagor Bağıntısı" ismiyle tanımlanan "dik üçgenin dik kenarlarının karelerinin toplamının hipotenüsün karesine eşit olduğu" bilgisidir.
Fisagor Dünya'nın bir küre olduğunu ve ikili bir hareket içinde bulunduğunu yalnızca inisiyelerine açıklamıştı. Unutmamak gerekir ki, bu bilgi o dönem için bilimsel ve dinsel anlayışla hiç örtüşmeyen ve aykırı bir bilgiydi. Bunu yüzyıllarca sonra söyleyen bilimadamlannın başına neler geldiğini hepimiz biliyoruz!...
Fisagor'un müzik alanındaki gelişmelere de önemli katkıları olmuştur. Müziğin matematiksel oranlara indirgenebileceğini ortaya koymuş ve diadonik skalayı keşfiyle bu alanda önemli bir adımın atılmasına yol açmıştır.
Fisagor'a göre müzikteki matematiksel oranlar, evrenin yapısal düzeninde de geçerliydi. Ortaya attığı ''Küreler'in Armonisi" ismiyle anılan teorisine göre, kozmik cisimler yani gezegenler ve yıldızlar, arasında birtakım öyle armonik ilişkiler vardır ki, hareket halindeki bu cisimlerin armonik ilişkileri şu anda bizim duyamadığımız ama gerçekte varolan bir müzik oluşturmaktadırlar.
Fizik bedende ve astral bedende ortaya çıkan düzensizliklerin tedavisinde müziği de bir tedavi aracı olarak kullanan Fisagor, bitkilerle tedavi alanında da önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir.
Fisagor Öğretisi'nin temel görüşlerini maddeler halinde sıralayacak olursak, bunları şöyle özetleyebiliriz:
• Ruh ölümsüzdür.
• İnsan ruhu, İlâhi Ruh'un bir cüzzü, bir kıvılcımıdır.
• Ruhlar arasındaki farklılık, yaşamların çoğulluluğuyla açıklanabilir. Tekrardoğuş bu nedenle kaçınılmaz bir kaderdir.
• Ruh ve madde birbirleriyle etkileşim içinde birlikte tekamül etmektedir.
• İnsanlık basamağı tekamülün bir aşamasıdır. Ama sonu değildir. İnsanlık aşamasından sonra geçilecek olan safha İlâhlık aşamasıdır.
• İlâhlar Alemi'ni anlamanın yolu insanın kendi sırlarına ulaşmasıyla mümkündür. Bu, Fisagor'un Ogretisi'nde "kendini bilmek" olarak nitelendirilmiştir.
• İnsanlık aşamasından ilâhilik aşamasına geçişi inisiyasyon sağlar. Bu aşamada tekrardoğuş zorunluluğu ortadan kalkar. Bu aşamaya ulaşabilenler için artık dünyaya tekrar doğma zorunluluğu ortadan kalkar. Ancak bu düzeye erişebilmiş varlıklar dünyaya özel görevlerle yeniden gönderilebilirler. Bu tür varlıklar bedenli oldukları halde Tanrısal nuru bünyelerinde barındırabilirler ve dünyaya bu ışıklarını saçarlar.
• Evren tümüyle canlıdır.
• Tüm evren matematiksel olarak düzenlenmiş bir bütündür. Sayılar üzerine kurulu bir düzene sahiptir. Bu sayısal düzenle ilgili bilgiler sayısal sembolizmde gizlenmiştir. Bu sembolizimin şifresi inisiyasyonla çözülebilir.
• Tekamül hayatın yasasıdır. Sayı evrenin yasasıdır. Birlik ve Teklik ise Tanrı'nın yasasıdır.
• Alemleri şekillendiren ve kozmik cisimleri muazzam kütleler halinde yoğunlaştıranlar ruhlardır.
• Alemler İlâhi Ruhlar tarafından yönetilir sevk ve idare edilir
• Dünya altı tufan geçirmiştir Bu tufanların kaotik gibi görünen periyodik bir devreselliği vardır. Her bir tufanla bir devre (sikius) kapanmış ve yeni bir devre açılmıştır.
• Her bir tufanın adem ve havvaları vardır Bir zamanlar yeryüzünde de yaşamış olan üstün düzeyli varlıklar, zamanı geldiğinde evrensel yasalar uyarınca yeni canlı türlerinin ortaya çıkmasnı sağlarlar
• Uyku, rüya ve vecd Öte Alem'in açık olan üç kapısıdır Ruh ilmi ve kehanet sanatı bu kapılardan gelir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder