Bu aşamada öğrencide süptil duyguların uyanmasına öncelik tanınırdı. Bunun için de öğrencilerin kendi aralarında kendilerine en uygun ikili arkadaş grupları oluşturmaları istenirdi. Kendisine en yakın bulduğu arkadaşı hakkında rahipler şunları söylemekteydi:
- "Dost bir başka sen'dir. Onu bir Tanrı'yı kutsar gibi kutsa ve sev."
Üç Aşamalı İnisiyasyon: ARINMA, MÜKEMMELLİK VE EPİFANİ
İnisiyasyona hazırlık devresini tamamlayanlar inisiyasyonun ezoterik halkasına dahil edelirlerdi. Bu Fisagor İnisiyasyonu'nun birinci aşamasına karşılık gelen bir süreçti. Bu süreç içinde inisiye adayı, bilgiyi direkt inisiyatörden yani Fisagor'dan alma olanağına kavuşmuş olmaktaydı. Bu asıl inisiyasyonun da başladığı anlamına gelmekteydi.
Bu önemli bir dönüm noktasıydı... Bunun önemini belirtmek için de, inisiyasyonun birinci halkasına dahil olunanlar için düzenlenen ritücllere "Altın Günler" adı verilmişti. Bu aşamaya gelen inisiye adayına "Matematikçi" ünvanı verilirdi. Ve Fisagor Ögretisi'nin temelleri bu aşamada atılmaya başlanırdı.
Ancak bu öğretiye ait sırların aktarılışından önce adayın mutlak ketumiyet yemini edeceği törene katılması gerekmekteydi. Bu törenden sonra yıllar sürecek döneme geçilirdi. Bu dönemde, sayılar bilimi, geometrik sembolizm, harflerin gizemi, kelimelerin içinde gizlenen sesin gücü, insanın ruhsal yapısı ve ruhsal tekâmül gibi son derece önemli ezoterik bilgileri içeren dersler başlardı.
Fisagor'un Ögretisi'nin temelini teşkil eden "Sayılar Bilimi"ne, daha sonra gelen kültürlerin inisiyatik çalışmalarında "Nümoroloji" ismi verilmiştir. Sayılar Bilimi evrensel prensiplerin sayısal sembolizim kullanılarak anlatılma yöntemiydi. Evrende ve insanda bulunan yani makrokozmosta ve mikrokozmosta faal durumda bulunan "ilâhi Güçler Bilimi" demekti.
Sayısal semboller kullanılarak anlatılmak istenen mesele adeta formülleştirilirdi. Bu yöntemde geometrik sembollerden de azami derecede yararlanılırdı. Temeli Mısır'a ait olan bu yöntemi Fisagor çok ağırlıklı olarak kullandığı için Sayılar Bilimi Fisagor'a atfedilmiş bir yöntem olarak kabul görmüştür.
Fisagor bu yöntemin tüm inceliklerini bizzat kendisinin kaleme aldığı ''Kutsal Kelâm" isimli kitabında açıklamıştı. Bu kitap Fisagor'un okulunda kutsal bir emenet gibi muhafaza edilmiş ve ancak ezoterik halkaya dahil edilenlere açıklanmıştı. Ne yazık ki, bu kitap da günümüze kadar gelememiştir. Okulun yakılışı sırasında kaybolmuş ve bir daha izine rastlanmamıştır!...
Birinci aşamada bulunan öğrencilerine Fisagor, öğretisini daima dairesel bir şekle sahip olan "Müzler Mahedi"nde sunardı. Kroton yetkilileri bu mabedi onun arzusuna ve tarifine uygun olarak, etrafı çevrili bir bahçe içinde inşa etmişlerdi. Bu yuvarlak şekilli mabedin içinde mermerden yapılmış dokuz heykel bulunmaktaydı. Bu dokuz mermer heykelin tam ortasında ise, ayakta duraran Hestia heykeli yeralmaktaydı. Heykel sol eliyle önündeki ocağın içindeki ateşi korumakta, sağ eliyle ise göğü işaret etmekteydi. Heykelin bu sembolik hareketi, muhafaza ettiği ateşin kökenini göstermekteydi. Bu ateş, her şeyin içinde gizli bulunan İlâhi Prensibi sembolize etmekteydi. Heykelin kendisi ise bu sırrın muhafızıydı.
Diğer heykellerin de her birinin ayrı bir sembolik anlamı vardı. Hepsi toplandığında varoluşun temel prensipleri ve sırları teker teker ortaya çıkmış oluyordu.
Hangi heykelin neyi sembolize ettiğini kısaca özetleyelim:
Uraniya: Astronomi ve astroloji biliminin.
Polimnia: Ruhların Öte Alem'deki bilimlerinin ve kehanet sanatının.
Melpomen: Bu heykelin yüzünde trajik bir maske bulunmaktaydı. Hayat ve Ölüm Bilimi'nin ayrıca tekrardoğuşlar sürecinin.
Kalyope: Tıp biliminin.
Kliyo: Maji biliminin.
Öterp: İnsan bilimini ve insanın psikolojik yapısını.
Yerküre üzerindeki unsurları ise üç heykel sembolize etmekteydi. Bunlar:
Terpsikor: Taşlar biliminin
Erato: Bitkiler biliminin
Talia: Hayvanlar biliminin sembolleriydi.
Fisagor ilk kez bu heykellerle karşılayan öğrencilerine şunları söylemekteydi:
Bu heykeller, yakında yüce güzelliklerini kendi iç aleminizde seyredeceğiniz ilâhi Güçler'in yeryüzündeki suretlerinden ve tasvirlerinden başka bir şey değillerdir. İnsanın hakikati kendi iç aleminde bulma olgusu, öyle bir kaç günde gerçekleştirilebilecek bir olgu değildi. Bu iş, yıllar boyunca egzersiz yapmayı, bu yolda çeşitli çalışmalar gerçekleştirmeyi, sabır göstermeyi ve aynı zamanda zeka ile irade arasındaki ahengi kurmayı gerektirmekteydi. Yani arzu edilen mükemmeliyete ulaşmak gerçekten de hiç de kolay bir mesele değildi. İşte inisiyatik çalışmaların yıllarca sürmesinin nedeni buydu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder