google.com, pub-7066923862761279, DIRECT, f08c47fec0942fa0 MISIR İNİSİYASYONU - 4

osiris kültü, tufan, tanrı ra, antik mısır sırları, piramitlerin gizemi, atlantis, mısır kehanetleri...

MISIR İNİSİYASYONU - 4

1 yorum :
Mabetteki ilk sınavını başarıyla bitirip, buraya kadar gel­me cesareti gösterdiği için onu kutlayıp, galerideki kutsal re­simlerin anlamlarını anlatmaktaydı. Böylelikle aday, ilk inisiyatik bilgilerini almaya başlamış oluyordu... Bu, adayın ma­bette aldığı ilk dersti.

Mabedin " Kutsal Sembol Muhafızı" tarafından adaya ak­tarılan ilk bilgilerin çok az bir kısmı açık, büyük bir bölümü ise kapalı bir şekilde adaya açıklanırdı.

İlk başta oldukça karmaşık bir görünüme sahip olan bu bilgileri, adayın o an anlayabilmesi kesinlikle mümkün değil­di. Anlatılanları sadece dinliyor ve ne anlama geldiğini zih­ninde bir yerlere oturtmaya çalışıyordu ama bu anlatılanlar öylesine sembolik bir dile sahipti ki, bu sembolleri içselleştirebilmek için adayın yıllar sürecek bir eğitimden geçmesi ge­rekiyordu. Zaten o an için adaydan da bu anlatılanları tam olarak idrak etmesi beklenmiyordu.

Tüm sembolik bilglerde olduğu gibi bu bilgiler de, kat kat bohçalanmış bir özelliğe sahipti. Her bir adayın bu bohça­lardan kaç katını açabileceği tamamen kendi kapasitesine bağlıydı .

Sırlarla İlk Karşılaşma

Meşalelerin aydınlattığı holün çevresinde sıralanan deva­sa taş sütunların üzerine işlenmiş tam yirmi iki kabartma hey­kel bulunmaktaydı. Hepsinin de altında bir harf ve bir sayı bulunmaktaydı. Mevcut yirmi iki heykel yirmi iki (emel sun sembolize etmekte ve "Ezoterik Bilimin Alfahesi'ni" oluştur­maktaydı. Bunlar evrensel prensiplerin anlaşılmasında anah­tar olabilecek sırlara karşılık geliyordu.

Bu lisanda her hart ve her sayı, ilâhi alemde, ruhsal alem­de ve fizik alemde yansıınaları olan üç ögeli bir yasayı ifade etmekteydi.

"Kutsal Sembol Muhafızı" bunu adaya şu şekilde anlat­maktaydı:

"Kutsal Sembol Muhafızı"nın bu sözleri aslında tüm ev­rende varolan ve yeryüzünde de geçerli olan çok önemli majik bir yasayı anlatmaktaydı.

Bu yasa "aşağısı yukarıya, yukarısı aşağıya benzer" sözleriyle Ezoterizm'de ifade edilen kozmik bir prensiptir. Bu aynı zamanda evrenin her köşesinde hep aynı tarzda işle­yen yasaların varlığına işaret eder. Bu sırrı bilen bir Osiris ra­hibi, yeryüzünde belli bir konsantrasyonla ve belli bir bilinç düzeyi içinde kutsal alfabeye uygun belli bir sözcüğü telaffuz ettiğinde; kozmik bir etkiyi, ya da ruhsal bir gücü harekete geçirebilmekteydi. Bu yolla mucizevi diye nitelendirilen pek çok fenomen gerçekleştirilebilmekteydi. Bu tam anlamıyla majik bir uygulamaydı. İşte "Kutsal Sembol Muhafızı"nın adaya anlatmaya çalıştığı sır buydu...

Günümüzde sihirli olduğu dilden dile dolaşarak gelen "Abrakadabra", "Okııs Pokus" gibi bazı sözcükleri hepimiz duymuşuzdur. Aslında bu inanışın altında yatan gerçek yuka­rıda aktarmaya çalıştığımız ve majinin önenıli bir bölümünü oluşturan bu evrensel prensibe dayanmaktadır. Kuşkusuz ki, halk arasında dilden dile dolaşarak gelen bu kalıplaşmış söz­cüklerin bugün için hiçbir majik etkisi yoktur Ancak bir zamanlar bu tür kelimelerin mabetlerde kullanıldığını biliyoruz. Günümüze kadar gelen bu inanışın kökeni işte bu eski kültürlerin ezoterik bilgilerine dayanır, Ezoterizm'de bu konu "Ses'in Gücü" ya da "Ses Majisi" başlıkları altında ele alınmıştır.

Dini Öğretiler'de karşımıza çıkan "Dua mekanizması "nın kökeni de, yine bu prensiple bağlantılıdır Bu prensip tüm din­lerin ezoterik içeriklerinde gizlenmiş ancak halka bu prensip hiç bir zaman açık olarak anlatılmamıştır. Sadece ibadetlerin bir parçası olarak bu teknik halka aktarılmıştır..

Her dinsel öğretide kullanılan duaların sahip oldukları bir enerji kapasiteleri vardır. Ancak bu enerjileri onların orjinal dillerinde okunduklarında ortaya çıktığı unutulmamalıdır.

Majik yönü bir hayli gelişmiş olan Mısır İnisiyasyonu'nun önemli yazılı belgelerinden biri olan Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda da bu tür dua ve ilâhiler vardır. Ancak bunların ter­cümeleri, yukarıda açıkladığımız nedenden dolayı aynı etkiye sahip değillerdir.

Bu konuya tekrar döneceğiz...

Sayılar Bilimi

"Kutsal Sembol Muhafızı" adaya "Gizli Sayılar Bilimi" ile ilgili bilgileri aktarmaya başlamadan önce şunları söyle­mekteydi:

Kutsal yolun yolcusu şunu hiç bir zaman unutmaz İnsanlar ölümlü Tanrılar, Tanrılar ise ölümsüz İlahlardır.

Bu sözlerin ardından, "Kutsal Alfabe" ve "Sayılar Bili­mi" ile ilgili ilk bilgileri adaya aktarmaya başlardı:

Gizli mahzendeki 1 No'lu sır buydu işte... 1 No'lu sır­rın üzerinde yazıldığı heykel ise, elinde asa ve başında altın taç bulunan beyaz giysili bir Maj ile temsil edilmekteydi.

Böylelikle adaya ilk sır aktarılmış olmaktaydı: ''İnsan Tanrısı'na benzemektedir. Bir başka deyişle insanda Tanrı­sal bir güç gizlidir."

Bu sırnn daha sonra gelen çeşitli toplumların dinsel öğre­tilerinde de farklı sembollerle dile getirilmiş olduğunu gör­mekteyiz.

Örneğin:

Eski Yunan'da: Tanrı insanın içinde uyumaktadır... Ve inisiyasyonla bu gizli güç uyandınlabilir.

Müslümanlık'ta: Hiçbir yere sığmayan Tanrı, mümin kulunun kalbine sığmaktadır. "Biz size şah damarınızdan da yakınız" sözüyle bu durum Kur'an-ı Kerim'de de dile getiril­miştir.

Örnekleri çoğaltmak mümkün ama konumuzu fazla uzat­mak istemiyorum... Biz Mısır'daki mabedimize tekrar geri dönelim...

Ateş ve Su Sınavları'ndan Geçiş

Teker teker tüm sütunları ve bunlara karşılık gelen "Kut­sal Alfabe" ile "Sayılar Bilimi"nin sırlarını adaya aktaran "Kutsal Sembol Muhafızı" sözlerini bitirdikten sonra, holde bulunan bir kapıyı açarak adayı oraya davet ederdi. Ancak adayı davet ettiği yer, dibinde harlı bir ateşin alev alev yandı­ğı; merdivenlerle inilen genişçene bir çukurluğa açılan bir odaydı. Oraya indiğinde ne olacağı belliydi... Ve bu ölüm demekti!...
1 | 2 | 3 | 4 | 5

1 yorum :